Girizgah

 Merhaba, öncelikle kısaca kendimden bahsedeyim; Ben Bahadır. 23 yaşındayım. İstanbul Üniversitesi'nde 2 yıllık çileli bir tarih bölümü maceramdan sonra şuan yine aynı üniversitede (+Cerrahpaşa) Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünün 2. sınıfında okuyorum. Oyunlarla ilk tanışmam 2001'de atariler ile başladı. Daha sonra ilk bilgisayarımla birlikte Age of Empires II, Diablo gibi oyunlarla tanıştım. Oyunlara ve bilgisayarlara merakım çocukluğumdan beri artarak devam ediyor. Şimdi asıl konumuz olan LoL'e dolaylı olarak nasıl başladığıma gelecek olursam; MOBA oyunlarına ilk DotA 2 ile başladım. Oyunu öğrenmesi yaklaşık 3-4 ayımı aldı. Daha önce oynadığım hiçbir oyuna benzememesine rağmen ve bana ne kadar zor gelse bile bir kere kendimi oyunu çözmeye adamıştım. Günler geçtikçe benim için heyecanını hiç kaybetmeyen bir oyun olmaya başladı. Her ne kadar oyun seven birisi olsam da hiçbir dönemimde 'bağımlı' derecesinde olmadım. Sadece belli karakterlerle keyif alıyordum. Sanki diğer 200 küsür  karakter umrumda bile değildi. Aslında hem LoL için hem de DoTA 2 için şunu söyleyebilirim: Birsüre sonra oyunu oynamak için değil karakteri oynamak için zaman ayırdığım bir aktivite haline gelmişti.




 2015'te arkadaşlarım bana LoL'den bahsettiğinde DotA kadar ilgimi çekmeyeceğini düşündüm, birkaç denemeden sonra gayet yeni kullanıcı dostu bir oyun olduğunu farkettim. DoTA gibi öğrenmesi aylarımı almayacağından bi kereden bi şey olmaz diyerek başadım. Oyuna başladığım gün ilk işim oyunda; DotA'daki en sevdiğim karakter olan Oracle'a en benzer şampiyonu aramak oldu. Bunu birkaç oyun sonra hiç düşünmeden hatta farkına bile varmadan belirlemiştim. Karakter görünüş olarak yaşlıydı fakat oldukça bilge bir duruşu vardı, aslında o zaman oyuna yeni başlamış biri olarak sanki oyundaki tüm heroların yaratıcısı gibiydi benim için. Karakterin zaman temalı olması benim için çok önemliydi. Gerçekten sadece bu özellikleri bu heroyu seçmem içi yeterliydi. İleride oyundaki en güçsüz şampiyon olduğunu öğrenecek bile olsa umrumda olmazdı. Aslında Zilean'ın en önemli özelliklerinden birisi de seslendirmesi. Büyük usta Nur Subaşı gibi, Şirinler çizgi dizisinden aşina olduğumuz o açılıştaki mükemmeliyetçi ve tok ses tonu... Gerçekten sırf bu sesi oyunda duymak için bile oynanabilir.

Nur Subaşı'nın Şirinler'deki performansını tekrar hatırlamak isterseniz: Şirinler (Nur Subaşı)
Ve bu da oyundaki Zilean seslendirmesi: Zilean (Nur Subaşı)

Birkaç aşırı kötü Zilean oyunumdan sonra Dota 2'de ki Oracle ile, Zilean'ın yeteneklerinin neredeyse aynı olduğunu farkettim. Ve sanırım kırılma noktası bu andı. İçimden; beni yoran ve çok zamanımı alan (bir oyun ortalama 40 dakika) oyun yerine, neden sevdiğim benzer bir karakterle daha kolay ve rahat bir oyun oynamayayım dedim.
İleriki yazılarımda bu iki heronun benzer mekaniklerini de ele alacağım.

Oracle (Dota 2)
Zilean (League of Legends)

  Başa saracak olursam 'zaman' benim gerçek yaşantımda da son derece önemli bir kavramdır. Hatta kullanmış olduğum imzam bile Japonca'da 'zaman' anlamına gelen kanjilerden olan () ji'nin bir uyarlamasıdır.




Son olarak; şuanda bu şampiyonun Türkiye sıralamasında 4.'yüm ve aklaşık 2 milyon ustalık puanım bulunuyor. Blogumu genel olarak bu oyundaki en sevdiğim karakter olan Zilean hakkında oyun tecrübelerime dayanarak bilgi vermek için ve eğer bu karakteri denemek isteyen varsa yardımcı olmak için yazmayı planlıyorum.



Zaman ayırdığınız için teşekkürler, Oracle ultisine emanet olun.






Yorumlar

Popüler Yayınlar